Connect with us

Hi, what are you looking for?

Köşe Yazıları

Ali Tamahkar Yazdı: “Rus-İran İlişkilerinin Gölgesinde Basra Körfezindeki Üç Adanın Tartışmalı Konumu”

Basra Körfezinin girişinde yer alan Abu Musa, Küçük ve Büyük Tund adaları 1971 yılında İran tarafından adaların ilhak edilmesinden itibaren günümüze kadar geçen sürede BAE ile İran arasında başlayan gerilimin başlangıcı olmuştur. Adaların konumu nedeniyle BAE tarafından İran’ın bu üç ada üzerinde işgalci olduğu belirtilmiş ve üç adanın BAE ait olduğuyla ilgili uluslararası kamuoyu oluşturulmak istenmiştir. BAE tarafından oluşturulmuş bu kamuoyunun İran’ın iş birliği içinde olduğu Rusya içinde de ses bulduğu gözlemlenmiştir. Moskova’da Rusya-Körfez Ülkeleri İş Birliği Örgütü arasında düzenlenen zirvede Basra Körfezinde bulunan bu üç tartışmalı adada ele alınmış. 10 Temmuz 2023 yılında Rusya ve Körfez Ülkeleri İş birliği ortak açıklamasında geçen ikili ilişkilerde iş birliği çabası İran tarafından oldukça rahatsız edici bulunmuş ve bunun sonucunda İran, Rusya’nın Tahran büyükelçisini Dışişleri Bakanlık binasına çağırmıştır. Özellikle İran’ın konuyla ilgili yaptığı açıklamada: İran’ın toprak bütünlüğü içinde yer alan bu üç adanın egemenlik haklarının tamamen İran’a ait olduğu vurgulanmış ve Rusya’nın taraflı politikasından rahatsızlık duyulduğu belirtilmiştir.

Üç Adanın İlhakı Ve Konumu

1968 yılında İngiltere’nin Körfez Bölgesini terk edeceğini açıkladıktan sonra Bölge içinde oluşan güç boşluğunu doldurma görevini Soğuk Savaş’ta ABD’nin en yakın müttefiklerinden olan Şahlık İran’ına verilmiştir. İngiltere’nin körfezden çekildikten sonra bu üç tartışmalı ada, İran tarafından 1971 yılında dönemin Şah’ı Muhammed Rıza Pehlevi tarafından ilhak edildiği açıklanmış ve İran İslam Devriminden sonrada bu üç ada İran’ın egemenliğinde devam etmiştir. Hürmüz Boğazının Basra Körfezine bakan kısmında yer alan Ebu Musa, Küçük ve Büyük Tund Adaları BAE tarafından İran’a ait olduğu kabul edilmemiş ve dolayısıyla İran-BAE arasındaki ilişkilerin kriz alanlarından biri haline gelmiştir. Daha önce belirttiğimiz üzere BAE emirlikleri bu adaların kendi karasuları içinde olduğunu belirtmekte ve başta Körfez İş birliği Teşkilatı olmak üzere uluslararası toplumdan destek aramaktadır. Başta Körfez İş Birliğinin BAE destekli duruşu İran’ı körfezde yalnız bir konuma itmiştir.

İran’ın bu üç adadan neden vazgeçemediğinin iyi irdelenmesi gerekmektedir. Abu Musa, Büyük ve Küçük Tund adalarının bu kadar tartışma konusu olmasının yegâne sebeplerinden biri körfezin tam kilit kısmı olan Hürmüz Boğazının girişinde bulunmasından kaynaklandığı tespitinde bulunabiliriz. Tartışmalı bu üç adanın jeopolitik açıdan önemli bir konumda bulunmasının ötesinde dünya petrol sevkiyatının 3/1’nin yapıldığı Basra Körfezi içinde önemli bir konumda yer almaktadır. Sonuç olarak bu üç adanın kilit konumu nedeniyle İran bu adaların egemenlik haklarından vazgeçmek istememektedir.

Körfez’deki Üç Adayla İlgili Rusya’nın Tavrı ve İran’ın BRİCS Üyeliği

Rusya bu üç adanın konumuyla ilgili yaptığı ılımlı açıklamaları 2023 yılında değiştiği görülmektedir. Rusya’nın İran’la iş birliği halinde olması ve birçok açıdan İran’ı desteklediği halde bu adalar konusunda çekimser kalması iyi bir şekilde anlaşılmalıdır.

Rusya, Körfez’de yer alan üç adanın konumuyla ilgili 10 Temmuz Körfez İş Birliği Örgütüyle yaptığı ortak açıklamada İran tarafından kabul edilemez olarak değerlendirilmektedir. 11 Temmuz tarihinde İran Dışişleri Bakanlı Sözcüsü Naser Kanani bu adaların konumuyla ilgili yaptığı açıklamada, İran’ın bu üç adanın sonsuza kadar sahibi olduğunu ifade etmektedir. Ancak bu noktada dikkat edilmesi gereken şey İran’ın Rusya’yla yakın iş birliği halinde olmasına rağmen bu adaların egemenlik haklarının Rusya tarafından İran’a ait olmadığıyla ilgili açıklamaların yapılmasıdır. Öte yandan, İran’ın BRİCS üyeliği öncesi bu zirvenin Moskova’da düzenlenmesi ve zirvenin ardından yapılan açıklamalarda İran’a ait olan üç adayla ilgili çelişkili ifadeler kullanılmasıdır. İran’ın yanında BAE’lerinin de BRİCS’e üyeliğinin kabul edilmesi tamamen bu iki ülke arasındaki sorunların çözülememe ihtimalini yükseltmektedir. İran, izole bir dış politika yerine çok kutuplu bir dünyada yer alan bölgesel bir aktör olma arayışı içinde olmasıyla beraber BRİCS’e üye olmuştur. Ancak BAE’lerinde BRİCS’e üye olması Körfezde bulunan bu üç adanın İran’a ait olduğuyla ilgili meşruluğu sorgulamamıza neden olmaktadır.

2 Ağustos 2023 tarihinde İran Devrim Muhafızlarının, Basra Körfezinde yaptığı askeri tatbikat her ne kadar ABD’ye karşı bir gövde gösterisi gibi gözükse de İran’ın Abu Musa, Büyük ve Küçük Tond adalarına amfibi çıkarma yapması İran’ın bu adalarla ilgili duruşunu göstermektedir. İran bu üç tartışmalı adayla ilgili geri adım atmadığı gibi bu adalarla ilgili uluslararası toplumda bir diplomasi geliştirememektedir. Diğer yandan BAE bu adaların kendisine ait olduğuyla ilgili bir diplomasi geliştirmekte ve bunu uygulamaktadır. BAE’nin BRİCS üyeliği de aslında BRİCS üyeleri arasında İran kadar BAE’nin üyeliğinin de önemli olduğunu göstermesi açısından önemlidir. Rusya açısından bakacak olursak, Rusya İran’ın bu tartışmalı adalar konusunda isteksizlik göstermektedir. Dolayısıyla bu üç ada konusu İran-Rusya ilişkilerini dolaylı yoldan bile olsa etkilemesi mümkün gözükmektedir. Örneğin Rusya, KİÖ ile yaptığı zirve ve ardından yaptığı açıklama gösteriyor ki İran’ın körfezi domine etmesi yerine daha dengeli bir körfez istediği görülmektedir.

Değerlendirme

Genel olarak, Rusya-İran ilişkilerinin gölgesinde gelişen bu üç tartışmalı adanın konumu sonucu dolaylı yollardan İran ve Rusya ilişkileri etkilemesi oldukça mümkün görülmektedir. İran’ın tamamen bu adaların egemenlik haklarından vazgeçmeyeceği ve bu adaları savunmaya istekli olması ileri bir tarihte bu adalarla ilgili bir krizin çıkma ihtimalini güçlenmektedir. Diğer yandan Rusya’nın BAE ve diğer körfez ülkeleriyle yakın ilişkiler içerisinde bulunması, Rusya ve İran arasındaki gelişen ilişkilerde bir ikilem oluşturmaktadır. Rusya, bu üç adanın konumundan dolayı çıkan krizi İran’a karşı bir koz olarak kullanması ihtimali vardır. Son olarak bu durum bizlere ABD’nin, Yunanistan ve Türkiye arasında oluşan kıta sahanlığı ve Kıbrıs meselesinde Yunanistan yanlısı bir politika izlemesini hatırlatmaktadır.

Ali Tamahkar, İstanbul Üniversitesi mezunu ve Marmara Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölümünde yüksek lisans Yapıyor

İran iç ve dış siyaseti, karşılaştırmalı dış politika ve Türk Dış Politikası alanlarında araştırma yapıyor. II. Karabağ Savaşı Sürecinde Türkiye-İran İlişkilerinin Seyri, Modernite Çerçevesinde Türk-İran İlişkileri adlı, Basra Körfezi ve Gine Körfezi’nin Petrol Sevkiyatı Açısından Karşılaştırmalı Analizi adlı çalışmaları mevcuttur.

Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You May Also Like

Köşe Yazıları

En sonda söylemek gerekeni en başta söyleyelim; Türkiye bu projeyi tamamlayacak, öngörülebilir gelecekte de tamamlamaktan başka bir seçeneğe sahip değil. Bu mecburiyetin gerekçeleri ayrı...

Köşe Yazıları

Yunanistan, önümüzdeki 6 yıl içerisinde sahip olacağı kabiliyetler sayesinde, olası bir çatışmanın 8. saatinde; Tüpraş ve Aliağa rafinerileri; Gölcük ve Aksaz donanma üsleri, Arifiye...

Köşe Yazıları

7 Ekim 2023 tarihinde başlayan Gazze İsrail savaşıyla beraber dünya gündemi bu savaşın yıkıcılığına odaklandı. Savaşla birlikte Hamas’ın en büyük destekçilerinden biri olan İran’ın,...

Köşe Yazıları

1949 yılında kuruluşunun hemen ardından İsrail’i resmen tanıyan ilk Müslüman ülkenin Türkiye olması, Tel Aviv ile Ankara arasındaki ilişkileri başından itibaren özel kılan önemli...

Exit mobile version